top of page

Şintoizm: Japonya’nın Milli İnancı ve Kültürel Temelleri

Güncelleme tarihi: 12 Haz





Japonya'yla özdeşleştirilen Şinto inancına yönelik yaptığım okumaların kısa bir özetini sizlerle paylaşmak istiyorum. Henüz bir Şinto tapınağına ziyarette bulunmadım. Ancak Budist tapınağının girişinde Şinto tapınaklarının girişinde yapıldığı belirtilen arınma ritüeline benzer bir ritüel dikkatimi çekti. Paylaştığım fotoğraf bu ritüelden.


Şintoizm, “tanrıların yolu” anlamına gelen ve Japon halkına özgü animist ve şamanist unsurları barındıran bir inanç sistemidir. Canlı ve cansız her varlığın bir koruyucu ruhu olduğuna inanılır; bu ruhlara “kami” adı verilir. Evren, üç boyuttan oluşur: kamilerin yaşadığı göksel ova, insanların bulunduğu orta dünya ve iblislerin yer aldığı yeraltı dünyası. Orta dünyada, görünen ve görünmeyen varlıkların bir arada yaşadığına inanılır. Kamiler, yıkıcı, besleyici ya da merhametli niteliklere sahip olabilir; Şintoizm’de mutlak bir tanrı inancı yoktur, tüm kamiler iş birliği içinde çalışır ve hiçbiri kusursuz değildir. Şintoizm’de doğa, kutsalın bir yansıması olarak görülür. Kamiler, rüzgâr, yağmur, ağaç, dağ ve nehir gibi doğal unsurların ruhlarıdır. Bazı kamiler, belirli bir bölgenin koruyucusu iken, Güneş Tanrıçası Amaterasu gibi diğerleri büyük doğal oluşumları temsil eder. Kamilerin ruh hâlleri, doğadaki olaylarla ilişkilendirilir ve onları yatıştırmak ya da yüceltmek için festivaller düzenlenir.


Şintoizm’in Budizm ve Konfüçyüsçülük ile Etkileşimi

Şintoizm, Japonya’nın yerel inancı olarak, 6. yüzyılda Çin’den gelen Budizm ve Konfüçyüsçülük ile yoğun bir etkileşim içine girmiştir. Bu etkileşim, Japon kültürünü ve dini yapısını zenginleştirerek farklı inançların bir arada yaşadığı bir sistem oluşturmuştur.

  • Budizm ile Etkileşim: Budizm’in Japonya’ya gelişiyle, Şintoizm’in doğaya dayalı ritüelleri ve kamileri, Budizm’in felsefi derinliği ve manevi öğretileriyle birleşmiştir. Budist öğretiler, ölüm ve reenkarnasyon gibi konularda Şintoizmi tamamlamış; doğum ve evlilik ritüelleri Şintoizm’in, cenaze törenleri ise Budizm’in etkisi altında gelişmiştir. Bu birliktelik, Shinbutsu Shūgō adı verilen bir sentez doğurmuştur.

  • Konfüçyüsçülük ile Etkileşim: Konfüçyüsçülük, Şintoizm’e toplumsal düzen, ahlak ve aile bağları konularında etkide bulunmuştur. Konfüçyüsçülüğün vurguladığı uyum, hiyerarşi ve sorumluluk kavramları, Şintoizm’in topluma yönelik ahlaki anlayışı ile uyum sağlamış ve bu değerler Japon toplumunun temel yapı taşları haline gelmiştir.

Bu etkileşimler sonucunda Japonya’da, farklı inançların bir araya gelerek bir potada eridiği; toplumsal, kültürel ve ahlaki değerlerin öne çıktığı bir sistem oluşmuştur. Şintoizm’in hoşgörülü yapısı, Budizm ve Konfüçyüsçülük ile uyum içinde yaşayabilmesine olanak sağlamış ve bu etkileşim, Japonya’nın dini ve kültürel kimliğini şekillendirmiştir. Japonya’da "Ahlak ve Değerler Eğitimi," ilkokul ve ortaokul müfredatında zorunlu bir ders olarak yer alır. Bu eğitim, ilkokullarda 6 yıl boyunca toplam 209 saat, ortaokullarda ise 3 yıl boyunca toplam 105 saat olarak uygulanmaktadır. Bazı liselerde de bu eğitim devam etmektedir.

Şintoizm ve Budizm: "Kami-Hotoke" Birliği

Budizm, 6. yüzyılda Çin ve Kore üzerinden Japonya'ya ulaştığında, Şintoizm zaten yerleşik bir inanç sistemiydi. Budizm, felsefi derinliği ve ritüelleriyle kısa sürede Japon halkının dikkatini çekti. Ancak Japonlar, Şintoizmi tamamen terk etmek yerine, her iki inanç sisteminin unsurlarını birleştirerek bir denge kurdu.

  • Şintoizm, doğa ile uyumu ve kamilere saygıyı vurgularken,

  • Budizm, reenkarnasyon, meditasyon ve aydınlanma kavramlarıyla daha manevi bir derinlik sunuyordu.

Bu iki sistemin birbirini tamamlayıcı özellikleri, aralarında bir çatışmadan ziyade bir iş birliği doğmasına yol açtı. Japonya'da Şintoizm ve Budizm arasındaki ilişki, dinler arası hoşgörü ve uyumun örneği olarak dikkat çeker. Bu birlikteliğe "Kami-Hotoke" veya "Shinbutsu" denir. Kavram, Şintoizmin kutsal ruhları olan kami ile Budizm’in aydınlanmış varlıkları olan hotoke arasında bir bütünleşmeyi ifade eder. Bu uyum, Japon kültürünün dinler arasında sert sınırlar koymayan ve farklı inançları bir arada yaşatma geleneğinin bir yansımasıdır.

Budizm’in barışçıl ve uzlaşmacı yapısı, II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın yeniden yapılanmasında etkili olmuştur.

Şintoizm ve Toplumsal Yaşam

Şintoizm’de yaşam, doğa ile uyum içinde sürdürülen kutsal bir armağan olarak kabul edilir. İnsanların, doğanın ruhları olan kamiler ile barış ve uyum içinde yaşaması esastır. Şinto inancına göre her varlık, doğanın bir parçası olarak kutsallık taşır; bu nedenle doğaya zarar vermemek, onu korumak ve ona saygı göstermek kutsal yaşamın temel ilkelerindendir. Arınma, kutsal yaşamın merkezindedir; bireyler, ruhsal ve fiziksel olarak saf kalmaya özen göstermeli, kirliliklerden uzak durmalıdır. Ritüellerle yapılan arınma eylemleri, bireyin kamilerle bağını koruyarak yaşamını kutsal bir çerçevede sürdürmesini sağlar. Şintoizm’de kutsal yaşam, bireyin yalnızca kendisi için değil, ailesi ve toplumu için de anlam taşır. Aile bağları ve topluma uyum, yaşamın kutsallığını sürdüren temel değerlerdir. Bu anlayış, bireysel sorumlulukların ötesinde, toplumsal düzeni ve doğa ile dengeyi korumayı hedefler. Kutsallık, günlük hayatta yapılan basit eylemlerde bile hissedilir; bir tapınak ziyareti, festival kutlaması ya da bir doğa yürüyüşü, kutsal yaşamın bir parçası olarak görülür.

Şintoizm’de aile, kutsal bir yapı olarak görülür ve bir tapınak gibi kabul edilir. Aile üyeleri arasındaki bağ, toplumsal düzenin ve bireysel sorumlulukların temelini oluşturur. Ölen bir aile üyesine yönelik görevlerin yerine getirilmesi, aynı zamanda yaşayanlara karşı sorumlulukların da ifası olarak değerlendirilir. Bu anlayış, aile içindeki hiyerarşik düzeni ve bağlılığı güçlendirir. Öte yandan, Şintoizm’de ölüm, kutsal saflık kavramına ters düşen bir olgu olarak görülür ve cenaze ritüelleri genellikle Budist geleneklere bırakılmıştır. Ölüm, arınma gerektiren bir durum olarak kabul edildiğinden, Şinto tapınaklarında cenaze törenleri düzenlenmez. Bunun yerine, ölüye yönelik ritüeller, Budist rahipler tarafından gerçekleştirilir. Şintoizm, ölüm sonrası hayata dair net bir öğreti sunmaz; bu durum, Japonya’da Budizm’in cenaze ritüellerindeki hâkimiyetini açıklayan bir unsurdur.

Bu anlayışlar, Şintoizm’de yaşamı, aile bağlarını ve topluma uyumu ön planda tutarken ölümün, arınma gerektiren ve daha çok Budist geleneklere bırakılan bir yön olarak ele alınmasını sağlamıştır.

Arınma Ritüelleri ve İbadet

Şintoizm'de arınma, maddi ve manevi kirliliklerden temizlenerek kutsal olanla iletişim kurmanın ön koşulu olarak görülür. Kamiler saf ve temiz kabul edildiğinden, onlara ve kutsal mekânlara yaklaşan bireylerin de temiz olması esastır. Bu ritüeller hem fiziksel hem de psikolojik arınmayı içerir.

En yaygın arınma ritüeli, tapınak girişinde uygulanan Temizu ritüelidir.  Tapınak önündeki su havuzunda, maşrapa kullanılarak eller ve ağız yıkanır. Önce sağ el, sonra sol el ve ardından ağız temizlenir. Tüm bu işlemler, bedeni ve zihni kirliliklerden arındırmayı simgeler.

Daha büyük ölçekte yapılan Misogi ritüelinde ise bireyler bir nehir, şelale veya deniz gibi doğal su kaynaklarında yıkanarak arınır. Bu ritüeller, hem bireyin hem de çevresinin kutsallığını korumak için önemli bir yere sahiptir.


Modern Japonya’da Şintoizm

Modern Japonya’da Şintoizm, bir din olmanın ötesinde, kültürel bir miras ve günlük yaşamın bir parçası olarak görülmektedir. Din ve devlet işleri, Meiji Restorasyonu'ndan sonra resmen ayrılmış olsa da, Şintoizm, Japonya’nın milli kimliğinde ve geleneklerinde varlığını sürdürmüştür. Günümüzde Japonya’da okullarda din öğretimi yasak olsa da, Şinto ritüelleri ve festivalleri toplumsal yaşamın önemli bir parçasıdır.

Doğum, düğün ve mevsimsel festivaller gibi ritüeller Şinto gelenekleriyle kutlanırken, cenaze törenleri genellikle Budist ritüellere göre gerçekleştirilir. Tapınak ziyaretleri, dilek dilemek, arınmak ya da yeni yıl gibi özel günlerde kutsama almak amacıyla yapılır. Fuji Dağı gibi doğal oluşumlar ve Ise Tapınağı gibi kutsal mekânlar, hem dini hem de turistik önem taşır.

Modern Japonya’da Şintoizm, doğayla uyum, toplumsal bağlılık ve bireysel arınma gibi değerleriyle, dinî olmaktan çok kültürel ve ahlaki bir sistem olarak varlığını sürdürmektedir. Bu yönüyle, Japon halkı arasında dini bir kimlikten çok, günlük yaşamda pratik bir gelenek olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde Japonya’da din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış olup, okullarda din öğretimi yasaktır. Tüm Japon vatandaşlarının din özgürlüğü anayasal olarak garanti altındadır. Şinto ritüelleri, belirli bir zaman ya da mekânla sınırlı değildir; Japon topraklarının tamamı kutsal kabul edilir. Özellikle Fuji Dağı, kamilerin meskeni olarak görülür ve ayrı bir saygı görür.

Şintoizm, Japon kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak, geleneksel değerleri ve doğa ile uyumu temsil eder. Japon halkı, bu inanç sistemini sadece bir din değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak görür.


Sağlık çalışanları nelere dikkat etmeli?

Şintoizm, doğaya, atalara ve kami adı verilen ruhlara derin bir saygı duyan bir Japon inancıdır ve sağlık çalışanları, bu inanç doğrultusunda hastalara kültürel hassasiyetle yaklaşmalıdır. Şinto inancında temizlik (misogi) ve hijyen önemlidir; hastaların kişisel ve ruhsal ritüellerine, tılsımlarına ve ruhsal destek ihtiyaçlarına saygı gösterilmelidir. Ölüm, kirlilik (kegare) olarak görüldüğü için ölüm ritüellerine dikkat edilmeli ve yakınlarının arınma ihtiyaçlarına olanak sağlanmalıdır. Doğal elementlere bağlılık, ibadet yerlerine önem ve özel diyet ihtiyaçları gibi unsurlar göz önünde bulundurulmalı; hasta ve ailesi ile açık iletişim kurulmalıdır. Şinto inançlarına duyarlılık, empati ve temel kültürel bilgi, sağlık çalışanlarının bu bireylere etkili ve saygılı bir bakım sunmasını sağlar.

Örneğin:

  • İbadet yerleri (örneğin, tapınaklar veya sunaklar) hasta için anlamlı olabilir. Bunların hastane odasında küçük bir alan olarak düzenlenmesine izin verilmelidir.

  • Şintoizm'de aile ve atalara saygı önemli bir yer tutar. Aile üyelerinin bakım sürecine dahil edilmesi önemlidir.

  • Hasta, ailesinin ve atalarının ruhlarına dua etme ihtiyacı hissedebilir. Bu tür ritüellere izin verilmelidir.

  • Ölmekte olan bir hasta veya ailesi, ölüm ritüellerini gerçekleştirmek için özel düzenlemeler talep edebilir.

  • Ölüm sonrasında, hastanın yakınlarının kirlilikten arınma ritüelleri (örneğin, ellerini veya yüzlerini yıkama) yapmalarına olanak tanınmalıdır.

  • Hastane veya bakım ortamında çiçek veya bitki sunulması bir gelenek olabilir. Ancak, hasta tarafından kabul edilebilirliğini kontrol etmek gerekir.

  • Hastaların kami ile bağlantılı olduğunu düşündükleri kişisel eşyalarına (örneğin, omamori adlı tılsımlar) dikkat edilmeli ve bu eşyalar özenle korunmalıdır.

  • Ruhsal destek gerektiğinde bir Şinto rahibinin (shinshoku) çağrılmasını talep edebilirler. Bu tür taleplere duyarlı olunmalıdır.

  • Pirinç, Şintoizm'de bereketin ve kutsallığın simgesidir. Pirinç tarlaları kami'nin hediyesi olarak görülür, bu nedenle pirinç yemekleri temel gıdadır ve kutsal bir anlam taşır. Tapınaklarda pirinç sunuları yapılır, dolayısıyla Şinto inancına sahip kişiler günlük yaşamlarında pirinci önemli bir öğe olarak kabul edebilirler. Sake, Şinto tapınaklarındaki ritüellerde kami'ye sunulan kutsal bir içecektir. Özel günlerde veya ritüellerde Şinto inancına bağlı kişiler sake tüketebilir.

  • Özel bayramlarda ve ritüel kutlamalarda moçi (pirinç keki) sunulur veya tüketilir. Örneğin, yeni yıl kutlamalarında moçi önemli bir yere sahiptir. Hastane mutfağının böyle bir talep karşısında refakatçi tarafından kullanılmasına izin verilebilir. Bu amaçla bir özel hastanede yapılmış mutfak olduğuna tanık olmuştum. Tam da bu amaçla kullanılıyordu. Hasta yakınları hastalarının yemek istediği yiyecekleri burada pişirebiliyorlardı. Hatta malzemeler hasta yakını tarafından bildiriliyor ve hastane bu malzemeleri hazır hale getiriyordu. Bu çok hoşuma gitmişti.


    Özellikle neden Şintoizm'den bahsetmek istedim belirtmek isterim. Çünkü Çanakkale'de üniversitemizde Japonca Bölümümüz ve bu bölümde Japon öğretim elemanları var. Ayrıca Çanakkale Japon turistlerin çok geldiği bir kent. Bu bağlamda sağlık çalışanlarının kültürel farkındalığına minik bir katkı koymak istedim.




Kaynaklar:

  • Karataş, H. (2024). Şintoizm’de Arinma Ayinleri. The Journal of Academic Social Science Studies, (78), 1-12.

  • Gümüş V (2020 ). Şintoizm. Siyah beyaz Yayınları. ss:7-34.

  • Akbay, O. H. (2012). Japonya’da ahlak ve değerler eğitimi. Değerler ve eğitimi–II. sempozyum bildirileri kitabı, 643-652.

  • Karataş, H. (2022). Japon Halk Dini Geleneğinde Kami Kültü. The Journal of Academic Social Science Studies, (Year: 13-Number: 79), 307-319.

Comments


bottom of page