Kızım Eda’ya
- Gulbu Tanrıverdi
- 15 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Haz
Bugün kızımın doğum günü ve bugün birbirimize hiç olmadığımız kadar uzaktayız. O şimdi çok uzaklarda kumsalın tadını çıkarıyor eşiyle. O nedenle bu yıl doğum günü mesajını kızıma bloğumdan vermek istedim.
15 yaşından beri ailemden uzakta yaşıyorum ve ilk akrabam ise kızım Eda oldu.
Kızımı kucağıma aldığımda, hayatımın anlamı değişmişti.
Alıştığım kültürden çok farklı bir kültürde doğurmuştum Edayı. Hem yaşadığım bu yeni kültüre uyum sağlamaya çalışıyor, hem herkesi mutlu etmek için büyük çaba gösteriyor hem de Eda'ya annelik yapmayı öğreniyordum. Çünkü annelik kitaplardan öğrenilmeyecek kadar spesifik her anne için. Teorisini bildiğim şeylerin uygulamada karşılığı yoktu. Kendinden emin, deneyimli kişilerin söylemlerine çoğu zaman yenik düşüyordum. Hem kızımı hem de içine girdiğim aile üyelerini mutlu etmeye çalışıyordum. Kültürüm bana bunu öğretmişti. Aile demek fedakarlıktı, özveriydi, alttan alıp kabullenmekti. Ben herkesi memnun ve mutlu etmeye çalışırken bu hayata Eda eklenmişti. Kendi adıma beni en çok mutlu eden Edaydı. Boncuk boncuk bana bakar, geceleri uyutmaz, her zaman gülümserdi. Gündüz okulda gece Edaylaydım. Çalışan bir annenin çocuğu olmanın formülünü bulmuştu. Gündüz uyuyor ben gelince uyanıyor ve gece uyumuyordu. Böylece onun hayatında anne eksikliği yoktu. Sadece uykusuz bir anne vardı.
Eda neşeli, uyumlu bir çocuktu. Kolay ağlamaz, girdiği her ortama kendini sevdirirdi. Erken konuştu, erken yürüdü. İştahlıydı. Mama kabını görünce heyecandan mama sandalyesini devirecek diye korkardır:))
Küçükken kelimeleri tersten söylerdi. Anne liz çalıyor, anne safülye mi pişirdin derdi.
Kreşe başladığında öğretmenleri onun sanki yıllardır kreşteymiş gibi davrandığını söylemişlerdi. Uyum yeteneği hep dikkat çekmişti. Hızlı öğrenirdi.
Hayatı boyunca hırslarının değil, değerlerinin peşinden gitti. Sorumluluk sahibi, kendiyle barışık, yeniliklere açık. Söylediği gibi yaşar. İnandığı şeylerin arkasından gider. Sınırları nettir.
Benim annelik yolculuğumda en büyük rehberim oldu. Hiçbir zaman "keşke" demedim. Her zaman “iyi ki” dedim.
Fen lisesine gitmesiyle ilk kez ayrılmıştık. Bu kararımı bazen sorgularım ama hiç pişman olmadım. Hem çok güzel arkadaşlıkları oldu, hem de eşiyle tanıştı. Yine de kızımla bir dört yıl daha birlikte olabilme ihtimalini sebep ne olursa olsun kaçırdığım için üzülürüm.
Üniversite eğitimine İstanbul’da İngilizce Endüstri mühendisliğiyle başladı. Üçüncü yılında bölüm değiştirmeye karar verdi ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlığa geçti. Ben de dahil bu geçişi kimse onaylamadı ama Eda karar vermişti bir kere. Üç yılını sildi. Uykusuz kaldı, çok çalıştı, günde üç aktarma yaptı ve mimar oldu.
Azmine ve kararlılığına bir kez daha hayran kalmıştım. Kızım büyümüştü ve kararlarının sorumluluğunu elinden geleni yaparak almıştı.
Üniversite sonrasında bir yıl üniversitesinin öğretmediği ancak mimarların piyasada çalışırken bilmesi gerekli olan programları öğrenerek geçirdi. Bu yıl ise benim en güzel yılımdı. Çünkü kızım ile çok anı biriktirdim. Anne kız birçok tura katıldık, birçok etkinliklere gittik. Her gün "Eda bir daha anne kız hiç bu kadar birlikte olmayacağız" derdim, gülerdi. Çanakkale'de nadir yağan karla yolların tuzla buz olduğu bir gün tiyatroya gitmişliğimiz bile var.
Turlara benim hatırım için katıldığını biliyordum. Çünkü Eda turlardan nefret eder. O özgür gezmeli, planlarını kendi yapmalı, kalacağı yerleri kendi seçmeli.
Şu anda bir aylık tatilin tüm detaylarını kendisi planladı. farklı üç ülke, onlarca şehir ve kalacak yer. Açıkçası muhteşem bir program yaptı.
Gelecekte ana kız tur planlarımız var. Umarım yeni anılar da biriktireceğiz.
Eda düşündüğü gibi yaşar "mış gibi"lerden hoşlanmaz. Dürüsttür, güvenilirdir.
Formalitelerden nefret eder, gereksiz bulur.
Evlendiğinde, alışılmış törenleri reddetti. Geleneksel ritüeller yerine kendi değerlerine sadık kalarak sade ama anlamlı bir yol çizdi. Bu süreçte biz ebeveynler olarak şaşkındık ama onun kararlılığına hayran kalmıştık.
Anne kız isteme olmayacak siz aileler bir araya gelin tanışın dedi. Dünürlerimle bir araya geldik ve ne söyleyeceğimizi bilemedik. Gözünü sevdiğimin kültürü hayatı zorlaştırdığı kadar kolaylaştırıp yol da gösteriyor.
Eda dört yıl önce karar verdi ve Zone Design Store markasını kurdu. Zone Design Store kadın emeğini destekleyen, yaratıcı tasarımlara yer veren bir girişim. Sadece özel tasarım ürünlerden oluşan bir marka. Çok geniş bir ev kadını grubuyla çalışıyor.
Birlikte çalıştığı insanların haklarını gözetiyor, dostluklarına sadık kalıyor. Markası emin adımlarla büyüyor. Çok emek veriyor, çok çabalıyor. Endüstri mühendisliği ve mimarlık eğitiminde aldıklarını burada harmanlayıp kullanıyor.
Eda sadece genç bir kadın girişimci değil aynı zamanda kadınları üretime katan bir girişimci.
Kızımla ve yaptıklarıyla her zaman gurur duydum. Ne yapıyorsa onu muhteşem yapıyor.
Eda her zaman oğluma ve bana hep güvenilir bir omuz, iyi bir dinleyici oldu. O tanıdığım en iyi abla, en iyi köpek annesi.
Ne zaman karamsar olsam, ne zaman kendimi yalnız hissetsem onunla konuşmak beni iyileştiriyor.
15 Mayıs saat 11.21'de hayatıma güneş gibi doğdu ve hala ne zaman üzerime bulutlar çökse bulutları etrafa fırlatıp dünyamı aydınlatır. Hele o her şeye çözümsel bir yaklaşım getirmesi yok mu gerçekten psikolog olsa ancak etrafına bu kadar yararlı olurdu.
Canım kızım hayatımın en güzel “karşılaşması” seninleydi.
Bana anneliğin en güzel duygularını yaşattığın için; hayatımda bir kere bile beni kırmadığın ve bana karşı her zaman sevgi ve saygı dolu olduğun için çok teşekkür ederim. Bu dünyadaki en büyük şansım sensin.
Gözümün nuru canım kızım, iyi ki doğdun.
Seni çok seviyorum




















Ne güzel bir yazı olmuş hocam, satır aralarındaki sevgi, emek ve gurur o kadar hissediliyor ki... Eda Hanım ne güzel bir yolculukla ne kıymetli ve ilham verici bir birey olmuş. İyi ki doğmuş.💐