Kahramanmaraş'tan kültürel deneyimlerim
- Gulbu Tanrıverdi
- 18 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Haz
Kahramanmaraş'a giderken hala yaralarını saramamış bir kent bekliyordum. Ancak kentte her şey normal akışındaydı. Hatta gecekondulardan bunlar nasıl ayakta kalmış dediğim evler gördüm. Bununla birlikte Üniversite kampüsünde hala AFAD konteynırlarında yaşayanlar da vardı.
Kahramanmaraş güzel bir kent özellikle de eski Maraş'ı çok beğendim. Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi bu eski binalar dimdik ayakta.
Hayatımda yediğim en güzel künefe ve dondurmayı burada yedim. Tadı damağımda kaldı. Bana ilginç gelen şey ise künefenin ve dondurmanın yanında süt ve meyve servisi de yapılmış olmasıydı. Tüm tatlıların yanında sütte servis ediliyormuş. Bunu ilk kez deneyimlemiş oldum.

Kahramanmaraş kapalı çarşısı ilgimi çekti. Daha sonra müzede de göreceğim ayakkabı modellerini imal eden ve satan bir mağazaya gittik. Gerçekten çok güzellerdi.
Oymalı sandıklar, eski bakırlar ve baharat çeşitleri göz dolduruyordu.
Kapalı çarşıda gezerken gözlerime inanamadım. Hakkında derleme yazdığım maraş otu karşımdaydı. Günlerce tarama yapıp zararlarına dikkat çekmek istediğim maraşotu paket halinde satılıyordu.

Bu kentte hayatımda ilk kez gördüğüm şey ise tarhana cipsiydi. Ben bildiğimiz tarhananın cipsini yaptıklarını düşünürken öyle olmadığını öğrendim. Bildiğimiz buğday (den) ve yoğurttan yapılıyormuş. Kekikte ekleniyormuş. Sonra yöreye ait hasırlarda kurutuluyormuş. Tazesi ve kurusu vardı. Ben tazesinden ziyade kurusunu sevdim. Tadı ekşimsi. Şu anda yiyorum:))Unutmadan adı firik. Yani yeni bir tad ve lezzet öğrendim. İlginç olan neydi biliyor musunuz firik simit gibi her yerde açık kapalı alanlarda satılıyordu ve AFAD çadır kentinin girişinde bir yerde yazı dikkatimi çekti. "Taze firik bulunur".
Tam da kültür bu demek...
Sonra Kahramanmaraş şairler tepesine çıktık. Tüm kent ayaklarımızın altındaydı. Orada da güzel mekanlar vardı. Günün sonunda bir türk kahvesi içmek iyi gelmişti. Şairler Tepesi, Kahramanmaraş’ın ruhunu hissetmek isteyen herkes için özel bir durak.
Şehir harika görünüyordu. Depremden iz yok gibiydi.
Bir sonraki durağımız EXPO oldu.
EXPO, Avrupa'nın en büyük yapay gölüne sahip olma özelliğini taşıyormuş. Burası sadece estetik bir güzellik sunmakla kalmıyor aynı zamanda kano gibi su sporlarına ev sahipliği yapıyormuş. Burada birçok sosyal ve kültürel tesis bulunuyordu. 25 metre yüksekliğinde ve 23 metre genişliğindeki toprak ana kinetik heykeli oldukça dikkat çekiyordu.
Sanki deniz kenarındaydık. Her şey çok güzeldi ve sanki bu kent deprem felaketini hiç yaşamamıştı. EXPO kentin nefes aldığı çok güzel bir alan.
İkinci ve son gün Maraştan ayrılmadan önce Kültürlerarası Hemşirelik Kongresi için sevgili Sinan ile ciddi bir toplantı yaptık. Çünkü Kültürlerarası hemşirelik kongremizin sekizincisini Kahramanmaraş'ta yapacağız. Her şey hazır.
Programa ekleyebileceğimiz müzeleri gezmek için yola çıktık. Maalesef Kahramanmaraş Arkeoloji, Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi ve Germenicia Antik kenti kapalıydı. Uzun süre de kapalı kalacaklarmış.
Biz de açık olduğunu öğrendiğimiz Mahmut Arif Paşa Konağına (Etnografya Müze)
gitmeye karar verdik. Mahmut Arif Paşa Konağı, Kahramanmaraş’ın şehir merkezinde yer alan ve geleneksel Osmanlı–Maraş konut mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak gösteriliyor. 1904 yılında inşa edilen bu konak, bugün Kahramanmaraş Etnografya Müzesi olarak hizmet veriyor. Konağın iki katlı yapısı, geniş sofaları, el işçiliğiyle süslenmiş ahşap tavanları ve odalarıyla dikkat çekiyor. Konağın üst katı yaşam alanı, alt katı ise hizmet bölümleri olarak düzenlenmiş. Müzede Kahramanmaraş’a özgü geleneksel kıyafetler, el sanatları ve günlük yaşam sahneleri sergileniyor.
Kongremize gelenleri kapalı çarşıya, şairler tepesine, Expo'ya ve etnografya müzesine götürmeye karar verdik. Umarım hepsini ayarlayabileceğiz.
Kahramanmaraşa gitme sebebim hemşirelik haftası nedeniyle bir konferans vermekti. Sanırım amacımı gerçekleştirdim. Çok güzel geri bildirimler aldım.
Çok ama çok güzel bir ekip var Maraşta. Başta sevgili Sinan olmak üzere ekip bana karşı çok misafirperverdi. Kültürün bir parçası olan misafirperverlik her yerde gözüme çarptı. Sanki kente konuk olmuş gibi hissediyor insan. Ben iki günde çok güzel deneyimler yaşadım.
Sizleri de bu güzel kentte kongrede görmeyi çok isteriz. Bilimin, misafirperverliğin şehri Kahramanmaraşta bizimle buluşmaya ne dersiniz? Hepinizi bekliyoruz. Linke tıklayın ve kayıt yaptırın lütfen.
Comments